HÜRRİYET MAGAZİN

6 Şubat 2012 Pazartesi

FARKINDALIK


Bugün şöyle blogları dolaşıp yazıları okuyasım geldi, genelde deneme türünde yazılmış yazılar hep huzursuzluk, bunaltı, isyan... dolu.
Acaba kendimizin ne kadar farkındayız??? Yaşadığımız anı gerçekten yaşıyor muyuz?

Farkındalık daha doğrusu farkındasızlık çağın sendromu haline geldi, kendimizi
fark edebilmek için bile, birinin bize ayna tutması gerekiyor, kendi içimizdeki
aynayı, yansımamızı kaybettik.
Çevreden çok çabuk etkilenen, içgörüsüz, uydum akıllı hatta uydu akıllı bir nesil
yetişti ve yetişiyor. Fikir yoksunu, çerçevesiz, Sevimli Hayalet Casper gibi, kendi
şekli olmayan, her şekle girebilen bir nesil...


Farkındalığı, kendi duygu ve düşüncelerine karşı içgörü kazanmayı sağlayan bir
beceri olarak değerlendirebiliriz. İçgörüsüzlük, insanı çevresinden, hatta kendi gerçekliğinden dışlanmaya kadar götürebilir.
Hadi kendimizi fark edelim!!!

10 yorum:

  1. Güzel bir yazı olmuş, konu itibariyle ilgimi daha bi çekti "Farkındalık", bu arada bloguma hoşgeldin diyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler Senden Benden Bizden, blog arkadaşlıkları bambaşka bir keyif veriyor, seni -blogunun ışıgında- tanıdığıma çok sevindim.

      Sil
  2. benim sorunumda bu galiba farkindasizlik.bunu basarabilirsem farkinda olurum kendimin insallah.sevgilerle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu hepimizin sorunu sanırım. Arada kendimizi çimdiklememiz gerekiyor sanırım, başkasından beklemeden :)

      Sil
  3. Oooo.. Öyle bir konuyu işlemişsin ki, yaz yazabildiğin kadar. Etkilendim. Yatmadan önce üzerinde bir hayli düşünürüm artık.

    YanıtlaSil
  4. çok önemli bir konuya değinmişsin canım yaa,zaten almaya meraklı hayal dünyasında çocuklar yetişiyor yeni nesilde işin üzücü yanı sadece eğitmenler değil ailelerinde buna katkısı çok fazla:((
    ne kendilerini ne yaşadıkları toplumu ve nerden gelip nereye gidildiğinden habersizce,biz bu olmamalıyız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen öyle Örgü çantam, çocuklar sadece "almaya" endeksli, Televizyon nesli yetişti, yetişiyor. Çocuk programları vahşet dolu, bilgisayar oyunlarından kan fışkırıyor ve biz buna bile bile izin veriyoruz. Çocuk kanallarının reklamları başlayınca bir çok evde kriz çıkıyor, çünkü çocuklar her gördüğünden istiyor ve elinde olanın değerini bilmiyor.
      İletişim fakültesinde ilk reklam dersinin ilk sorusunu hiç unutamam,
      "Reklam kime hitap eder?" diye sormuştu hocam cevabı ise çok etkileyiciydi. "Zekası vasatın altında olanlara!!!!!" artık bunun üzerine söz yok...

      Sil
  5. Ne güzel bir blog bu:)))içindekiler çok ilgimi çekti, blog yazılarından ben şahsen fazla bir şey beklenmemesi gerektiğine inanıyorum, katılırsınız,katılmazsınız o ayrı, o yüzden genellikle deneme türü olması da doğal geliyor bana, kimimiz içini dökmek, sıkıntısını, derdini paylaşıp psikolog /grup terapisi yerine kullanıyoruz, ben de zaman zaman o amaçla kullanıyorum, bilmiyorum yani bu konuda sınırlarım yok, edebi değeri olan şeyler değil yazdıklarım, aklıma o gün ne gelirse onu yazıyorum, yazan memnun, okuyan da memnunsa ne mutlu bana:))sevgiler

    YanıtlaSil
  6. Bende seni tanıdığıma çok sevindim :)Blogun harika gerçekten! Tebrikler! :)

    YanıtlaSil
  7. Bana da tam tersi, genellikle komidik bloglar denk geliyor. Zaten baktım ilk iki cümle iç karartıcı, vıjjt diye geçiyorum. Geçici belleğe bile kaydetmeden siliyorum adresi kafamdan :P
    Bence çok yaşanası, çok sevilesi, çok güzel bir dünyada, çok güzel insanlarla yaşıyoruz. Nereye bakması gerektiğini bilmeli insan (;

    YanıtlaSil

Nasıl merak ediyorum bir bilseniz :)